30 Ocak 2009 Cuma

Parisi Merak Edenlere

Yazan Bal küpü zaman: 19:11 5 yorum

Paris dünyanın en çok ilgi çeken ve merak edilen aynı zamanda da en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri. Bir keresinde artık Paris'te yaşayanların fena halde turistten bıktıklarını duymuştum. Gidenler de pek misafirperver davranmadıklarından bahsediyorlar. Yine de tarihi dokusuyla çok cazip bir yer. Ziyaret etme şansım olmadı ama, bir fırsatını bulursam görmek isterim doğrusu.


Paris Daily Photo blogu da Paris'e adanmış bir site. Blog yazarı yaklaşık dört yıldır hiç sektirmeden her gün Paris'ten bir resim çekip sayfasına koyuyor. Bazen insanlar, bazen tarihi mekanlar, bazen de dükkanlar. Sitede gezince az da olsa Paris'te gezmiş gibi oluyorsunuz. Üstteki resim de Louvre müzesi girişine Napolyon'un yaptırdığı zafer kemeriymiş.
Paris'i merak edenlere duyurulur...

29 Ocak 2009 Perşembe

Diğer 6 milyar

Yazan Bal küpü zaman: 22:41 3 yorum
Diğer 6 milyar projesi, insanlara evrensel değerler, mutluluk nedir, hayatın zorluklarından hangi dersleri öğrenebiliriz, hayatın anlamı nedir gibi sorular sorarak günümüz insanının bir portresini çizmeye çalışıyor.

Ana sayfadaki resme bakarken hiçbiri birbirine benzemeyen ve aynı zamanda birbirine çok benzeyen ne kadar çok çeşitli sima olduğunu düşündüm. Hz. Adem'den beri gelen herbir insanın farklı bir siması var. Bizi insan yapan şeylerden birisi de bu olsa gerek; herkesten farklı bir simaya sahip olmak. İnsanların bu projede anlattıklarından anlaşılan da o ki simalarımız nasıl birbirine hem çok benziyor hem de çok farklı ise, burada sorulan sorulara da hem çok benzer hem de çok farklı cevaplar veriliyor. İnsanların hayattan beklentileri, hayatı algılayışları vs.

Çocukken yabancı insanların bizden çok çok farklı olduklarını zannederdim. Ama onlar da neticede insan ve birbirimizle o kadar çok ortak paydamız var ki...

28 Ocak 2009 Çarşamba

Ponpon pasta

Yazan Bal küpü zaman: 08:36 11 yorum


Malum Bursa'dayım. Dün kayınvalidemin günü vardı. Onun için hazırladığım bu tatlıyı ilk defa yaptım. Aslında adı profiterol ama kayınvalidem gençliğinde çok yaparmış ve adına da ponpon pasta diyordu. Benim de çok hoşuma gitti bu isim ben de o yüzden bu isimle yayınlamaya karar verdim.
Ekler tarzı pastaların yapımının zor olacağı düşüncesiyle hiç yapmamıştım ama denk mi geldi bilmiyorum güzel ve kolay oldu. Tarif şöyle;
  • 1 (büyük )su bardağı su
  • 1 (büyük)su bardağı un
  • 1 tutam tuz
  • yarım paket margarin
Margarin eritilir, içine diğer malzemeler eklenip karıştırarak tencerede pişirilir. İyice soğuyunca içine teker teker 4 yumurta kırılır.( 1 YUMURTA KIRINCA MALZEMEYE İYİCE YEDİRİLMEDEN 2. KIRILMAZ.) Hamur olunca kaşık kaşık tepsiye dizilip, kapak hiç açılmadan 170 derecede iyice pembeleşene kadar pişirilir.
Bu arada içine muhallebisi yapılır.
  • 1 kilo süt
  • 1 yumurta
  • 4 tepeleme yemek kaşığı un
  • 8 tepeleme yemek kaşığı şeker
  • vanilya

Pişen ponponlar soğuyunca kesilip içlerine krema sürülür, üzerine çikolatalı sos dökülür.

27 Ocak 2009 Salı

Okuyan İnsanlar

Yazan Bal küpü zaman: 19:48 2 yorum
Kitap miminden sonra karşıma ilginç bir blog çıktı. Algıda seçicilik olsa gerek, ilgimi çekti. People Reading (Okuyan İnsanlar) yazarı insanları kitap okurken fotoğraflayıp blogda yayınlıyor. San Francisco'da 1200'den fazla kitap okuyan insan fotoğraflamış. Bunların içinde sokakta yaşayan adamlar da var. (Adamların evsizleri bile okuyor) Durakta kitap okuyanlar, birşeyler yiyip içerken kitap okuyanlar. (Bizde pek bulunmaz) Sitenin en başındaki haritada da fotoğraflanan okuyucuların bulundukları yerler gösteriliyor.

İnsanlarda ne kadar ilginç hobiler var. Kitap okumak bir hobidir, fotoğraf ayrı bir hobidir. Bu ikisini birleştirmiş. Kitap sevgisinin katlanıp, kitap okuyanları görmek ve görüntülemekten zevk almaya dönüşmesi olsa gerek.

26 Ocak 2009 Pazartesi

İşte kitabım

Yazan Bal küpü zaman: 15:12 2 yorum

Sevgili Sibella beni mimlemiş. Son okuduğum kitabın 161. sayfasının 5. cümlesini yazmam hakkında.
Kısa bir yolculuk yaptım. Şu an 'anne şehri 'ndeyim. Buraya gelirken yanıma daha önce altını çizerek okuduğum bir kitabı da getirmiştim. Amacım bir şeyler paylaşmaktı. Mimle denk geldi. Yanımdaki kitap Osmanlı'yı kuran şehir. -Bursa'ya Şehrengiz- Yazarı sanki benim hislerime tercüman oluyor.
24 yıl boyunca koynunda çocukluktan genç kızlığa doğru, hayatımın en renkli, başıboş ve en ziyade masallara gömülü yıllarını borçlu olduğum şehir Bursa. Bu şehir gurbette açmıştı hafızasının kapılarını bana. Ben Bursa'nın eteklerinden ayrılırken göz kırpıyordu arkamdan, bakırcılar çarşısı, kapalıçarşı ve kozahandan inince oturduğumuz çay bahçesi. Muradiye sırtlarındaki asırlık çınarlar altında yapılan dost sohbetleri. Eski hanlardaki dükkanlar, Setbaşı köprüsünden Emir Sultan'a yapılan yürüyüşler hepsi ondan uzaklaşınca anlamlı oldu sanki. Ey şehir! Şehir, bütün kökler sendedir, cümlesi kaybettiğim Bursa ile 'gurbette' karşılaşmamızı özetler gibidir.
Kitap sadece Bursalılara hitap etmiyor. Kendi tabiriyle; yüreğinden kopup zaman denizine düşürdükleri parçalardan izler ve işaretler bulmak isteyenlere...

Mimi geçti kitap tanıtımına dönüştü ama tarihin tozlu sayfalarında gezinmek isteyenler için akıcı ve güzel bir kitap.
161. sayfasında ki 5. cümlesi:
"Bu kadar uzun bir süre içinde padişahlarını göremeyen yeniçerilerin aşırı baskıları karşısında bunalan vezirler saray tabibi ve yeniçeri ağalarını davet etmiş."
Bu cümle tek başına bir şey ifade etmediği için öncesinde kitap bilgilendirmesi biraz uzun oldu. Affınıza sığınıyorum...
Ben de sevgili VİRGO ve KELEBEK GİBİ'yi mimliyorum..

25 Ocak 2009 Pazar

Masa Düzeni

Yazan Bal küpü zaman: 19:45 6 yorum
Malum yemekteyiz yarışması ile herkeste masa düzeni, tabaklar, peçete katlama vs. konularda bir merak aldı yürüdü. Tablescaping da tam bu işe adanmış bir blog. Değişik masa organizasyonları, aksesuarlar, peçete katlama vs. Güzel bir site, bakmaya değer.

24 Ocak 2009 Cumartesi

Dünyayı Düzeltmek

Yazan Bal küpü zaman: 09:20 4 yorum
Bir haftanın yorgunluğundan sonra baba Pazar sabahı kalkmış. Eline gazetesini almış ve akşama kadar oturup dinlenecek olmanın tadını çıkartayım demiş. Ama baba bunları düşünürken oğlu yanına gelmiş ve kendisini parka götürmek için geçen hafta söz verdiğini hatırlatmış. Canı hiç dışarıya çıkmak istemediği için bir bahane bulup evde oturayım, dinleneyim diye düşünmüş. Birden gazetenin promosyon olarak verdiği dünya haritası gözüne ilişmiş. Bu haritayı önce parçalara ayırmış. Oğluna uzatmış. Oğlum bu haritayı birleştirebilirsen hemen gidelim parka demiş. Sonra da içinden derin bir oh çekmiş. Bunu dünyanın en iyi coğrafya profesörüne versen bir daha düzeltemez diye düşünüyormuş. İyi düşündüm demiş.

Aradan 10 dakika geçmeden çocuk koşarak babasının yanına gelmiş. Baba haritayı düzelttim, parka gidebiliriz demiş. Adam önce inanmamış ama haritayı görünce şaşkınlıktan küçük dilini yutmuş. Oğluna bunu nasıl yaptığını sormuş. Çocuk demiş ki: bana verdiğin haritanın arkasında insan resmi vardı. İNSANI DÜZELTİNCE DÜNYA KENDİLİĞİNDEN DÜZELDİ.

Bütün annelerin ve çocukların bu tatilde birlikte iyi vakit geçirmelerini diliyorum!!!

22 Ocak 2009 Perşembe

Değişik bir resim çalışması

Yazan Bal küpü zaman: 10:27 10 yorum
Belki biliyorsunuz yada daha önce yaptınız. Ama ben bunu daha yeni öğrendim. Oğluma aldığımız pastel boyaların içinde yazıyordu. Gece resmi yapmak istermisiniz diye. Biz gece yerine ,balık delisi oğlum için, derin dip deniz ve balıklarını çizdik. Çok hoşuna gitti.

Farklı olarak küçük bir resim kağıdını aynı yöne doğru farklı renklerle boyuyorsunuz.
Boyama bitince, üzerini tamamen siyah renkle kapatıyorsunuz.
En son bitmiş bir tükenmez kalem yada ucu olmayan 07 kalemle üzerine istediğiniz resmi çiziyorsunuz. Altından çıkan renkler çocuğunuzu çok heyecanlandıracak emin olun..

21 Ocak 2009 Çarşamba

Elmalı Tatlı

Yazan Bal küpü zaman: 09:22 5 yorum



Elmayı tatlılarında kullanmayı sevenler için bu lezzet.

  • 5 elma rendeleyip şekerle pişirdim. İçine tarçın, ceviz ve biraz bisküvi ekledim. (Asıl tarifte yoktu ama tepsiden düzgün çıkması için böyle yaptım)


  • Muhallebisi için 4 yemek kaşığı nişasta, 3 yumurta sarısı, 1 kilo süt, 1 subardağı şeker,vanilya, portakal kabuğu rendesi


  • Üzeri için 3 yumurtanın akı 1su bardağı şekeri iyice çırptım

Tepsinin en altına elmalı karışımı döktüm, üzerine muhallebi, en üstede yumurta akıyla yapılan karışımı döküp, hafif pembeleşinceye kadar pişirdim..

20 Ocak 2009 Salı

Yenilenmiş araba koltuğu

Yazan Bal küpü zaman: 23:37 10 yorum
Oğlum 1 yaşındayken aldığımız araba koltuğundan çok memnun kaldık. oğlum büyürken işimize çok yaradı, sıra kızıma geldi. Sağolsun yine iyi dayandı. Lakin eşyaların da bir ömrü var. Bayağı yıprandı. Ağardı, hatta aşındı. Göze çok çirkin görünüyordu. Kılıf ayrıca satılıyor mu diye aradık, ama denk gelmedi. Sonra ikea'daki bu kumaşı kızıma çanta dikmek için almıştık, bayağı parça kalınca, artan kumaşla koltuğu yeniledik. Hem renkli oldu hem de uzun süre idare edecek. Yine annemin marifeti. Bir fikir olsun dedim.

19 Ocak 2009 Pazartesi

İlla edeb

Yazan Bal küpü zaman: 21:34 3 yorum

Geçen akşam televizyonda duyduğumda sevinmiştim. Türk markalarının oluşturduğu bir birlik tek markada birleşip, büyük bir alışveriş merkezinde promosyonlu bir açılış yapacaktı. Çok güzel bir fikir gerçekten aslı itibariyle kaliteli ve güzel ve de uygun olduktan sonra halkımız niye kendi ürününü almasındı ki? Böylece dünya markalarıyla rekabet edecek olgunluğa erişilebilirdi.


Allahtan açılışa gitmek gibi bir gaflette bulunmadım. Ertesi akşam haberleri izlerken şok oldum. %90 indirim evet özeldi, ama tanıtım içinde bu kadar eziyete değer miydi? Gecenin bir vakti insanlar birbirini parçalarcasına bir izdihamla hoş görüntüler olmadı yani. Zaten pek çok insan istediğini alamamış. Eşim; reklam işte, iyisi kötüsü olmaz, adamlar halinden memnun dese de, yağmalama görüntüleri hoş olmadı. Böyle tanıtımlar sınırlanmalı. Adamakıllı %70 yap bir kaç gün sürdür, ne bileyim dikkat çekmek için iyi! bir pazarlama tekniği ama hiç güzel olmuyor bence...

Yüzyılların insana kazandırdığı bencillik, kabalık, menfaat mi olmalıydı. Her şey güç, kuvvet, statü mü? Abartmış olabilirim ama incelik, hassasiyet, zerafet neredeyse yok olmak üzere. Hayat bir mücadeledir, güçlü olan kazanır mantığı kültürümüze ters düşen bir yanılgıdır aslında. Batı kendi içinde çözemediği buhranları bize de yansıtmaktadır.


'Batı toplumu, dünyayı yörüngeye sokabilir, aya ulaşabilir ama iki insan için birbirini boğazlamadan, bir hafta süreyle yaşama yolunu bulamamıştır.
G.Leonard

Valla mevzu nerden başladı nereye geldi anlamadım. Ama böyle şeylerden bahsetmeyi sevmesem de, insan duygularına hakim olamıyor işte. Neyse küreselleşme mi nedir, inşallah insanlığın lehine işler ve akılla akıllanmış beyinler, bir de sevgiyle tedavi olup, iyice incelir, hassaslaşır...

Ehli irfan arasında aradım kıldım talep
Her hüner makbul imiş, illa edep, illa edep...

17 Ocak 2009 Cumartesi

İnegöl köfte & piyaz

Yazan Bal küpü zaman: 20:30 12 yorum

Küçük bir kız hatırlıyorum. Yaz sıcaklarında sabah erken saatlerde dedesinin elinden tutup, yokuş yukarı eski evlerin arasından sessizce yürüyen... Sabahın serin ve temiz havası yüzlerine çarparken vardıkları yer, eski bir hanın giriş kapısının yanıdır. Bu yüzyıllık handaki küçük dükkanda dedesine yardım eden küçük kız hiç sıkılmadan 5 m2 lik bu dükkanda olmaktan çok mutludur.

Burada geçirdiği zamanın büyük bir bölümü dedesinin onu mutlu etmek için sunduğu ikramlarla doludur. Köşede ki dondurmacı, gazozcu hep onlara çalışır sanki. En önemlisi de öğlenleri gittikleri köftecidir. Dedesi arada bir hatta küçük kız ne zaman isterse onu bu köfteciye götürür. Esnafların arasında, "sen ne kadar da babana benziyorsun" sözlerini duymaya alışmış küçük kız dedesiyle lezzetli yemekler yemiş ve çok güzel zamanlar geçirmiştir... Canım dedeciğim ne zaman bu köftelerden yesem seninle geçirdiğimiz yaz tatillerini anmadan yapamıyorum. Allah senden razı olsun, Rahmetini eksik etmesin üzerinden dedeciğim..

Bursa'da otururken inegöl köftesini hep hazır yerdik. Çünkü çok güzel yapan yerler vardı. O yüzden evde hiç yapmazdık hatta yapılabileceğini de düşünmemiştim. Buralarda pek güzel hazırlayan yok. Daha doğrusu bizim bu civarda hiç yok. Geçenlerde, blogumu açmadan önce denemiştim hoşumuza gitmişti. Bu akşam da inegöl köftesi yaptım. Hemen bloguma da ekleyeyim dedim. Arada bir de pişirmeye karar verdim. İnegöl köfte genelde yanında patates kızartması ve sosla sunulur. Sonrasında da sütlü kadayıf tatlısı ikram edilir. Bu akşam tatlımız yoktu maalesef. Tarifi de çok kolay. Öncelikle İnegöl köftesinde ekmek (galete unu) ve baharat yok. Kıyması biraz yağlı olmalı, yoksa kuruyor..( dana döş kısmı en uygun)

  • kıymanızı , karbonat ve az suyla yoğurup bir gece bekletiyorsunuz. (1/2 kilo kıymaya, 1 tatlı kaşığı karbonat)

  • ertesi akşam pişirmeden önce çıkarıp, 1 soğan rendeliyorsunuz, 1-2 saat daha buzdolabında dinlendirip, tuzunu ekleyip, ince uzun şekil veriyorsunuz.

  • Orjinali kömürde pişer, mümkün olmadığı için ben tost makinasında pişirdim.İşte bu kadar...
Eh Bursa'ya gidince yine de inegöl köftesi yenmeden dönülmez. Peki en güzel neresi yapar? İstanbul tarafından gelenler için İnegöl'e gitmek zor olduğu için Bursa'da, Bursa Çiçek ızgara, Zeynel köftecisi ve İmren köfte, Özdilek tavsiyemdir. Yolunuz düşerse aklınızda bulunsun.

16 Ocak 2009 Cuma

Mini kekler

Yazan Bal küpü zaman: 16:06 8 yorum
Bunlar evin erkeklerine sürpriz. Oğlum eve girer girmez kesin anne bu ev kek kokuyor diye mutfağa koşacaktır. Eşim ise yine çocuklara çalışıyorsun diye sitem edecek, sonra da mutfakta çaktırmadan 1-2 tanesini yiyecektir.
Bu keklerde de, aynı çikolatalı kekimde ki tarifi kullandım. Renkli silikon kalıplarımı her kullandığımda iyi ki almışım diyorum. Daha önce Portakal ağacının sitesinde görmüştüm. Bir yerde denk geldim ve hemen aldım. Hiç silikon kalıb kullanmamıştım, ama bunlar hem şık hem de güzel pişiriyorlar. Üzerine renkli olsun diye kesilmiş kuru meyvelerle süsledim. Genelde kekin içine eklerim ama bu da fena olmadı. Yalnız bu sefer kalıplarıma kek hamurumu fazla koymuşum o yüzden fazla kabarıp taştılar neyse ki krema görüntüyü düzeltti :)

15 Ocak 2009 Perşembe

Abra ve kadabra

Yazan Bal küpü zaman: 22:52 2 yorum


Evet Abra kadabra , bu paylaşacağım ürün oğlum yuvadayken aldığımız bir ürün. Genelde oyuncakçılarda pek rastlamadım. Zaten anaokullarına üretim yapan bir firmaya ait galiba. Öğretmenimiz geçen yıl toplu paket almıştı. Bizde velilerle paylaşmıştık. İplerle yazı, resim yapıyorlar. Çok kolay ve zevkli. Bir süre sonra alışınca süre tutup, yarış yapabiliyor tabi ki kendisiyle. Ayrıca pek çok değişik ürünleri de var. Sitelerinde değişik alternatifleri inceleyebilirsiniz. Online satış bölümünde farklı ürünler de var. Kitaplar, oyuncaklar vs..
Yukarıda ki resimler oğlumun yaptıkları.( Küçüğümde kendini tutamayıp arada tükenmezle sanat eserleri yapmış). Ama hayal güçlerine göre çok daha farklı resimler ortaya çıkıyor. Bir göz atın isterseniz.

14 Ocak 2009 Çarşamba

Bir reklam filmi

Yazan Bal küpü zaman: 21:57 8 yorum

Bugün oğlumun reklam filmi şenliği vardı. Çok güzel oldu. Var olan yada uydurma bir ürünün reklam filmi çekilecekti. Daha sonra herkesin çektiği filmler izlenecekti. Bizim filmimizde, oğlumla kızım başrolde oynadı. Peki bize neler kazandırdı?

-Filmi çekerken gülmekten kırıldık,

-Çoğu replik aklında kalmadı devamlı tekrar ettik ama çok eğlendik,

-Windows Movie Maker kullandık. Özelliklerini çok bilmiyorduk. Gördük ki çok kolay ve güzel şeyler hazırlanabiliyormuş, (müzik, jenerik, geçişler)

-Senaryolu bir film çekmenin zorluklarını anladık,

-Çocuklara böyle bir film çektirmenin çok daha zor olduğunu anladık!

-Görsel sanatların özellikle sinemanın keyifli bir uğraş olduğunu düşündük,

-Birlikte güzel zamanlar geçirdik.

-İlerisi için tatlı bir hatıraya sahip olduk.

13 Ocak 2009 Salı

Ispanak & krep

Yazan Bal küpü zaman: 17:00 8 yorum

Dün akşam yemekte ıspanak vardı. Bu akşama da kaldı. Alışkanlıktan yemeklerimi az yaparım ve o akşam tüketmeye çalışırım ( en iyi ihtimalle ertesi gün öğlende kızımla yeriz ) 2. akşama kaldı mı pek sevmiyorum. Ama her zaman mümkün olmuyor tabi. Aynı yemeği ısıtıp yemekten pek hoşlanmadığım için bu akşama kalan ıspanağımı son anda biraz farklılaştırdım. Krep yapıp içine ıspanakları koydum ve sardım. Üzerine az beşamel sos ve kaşar sürüp fırınladım. Eh işte bu akşam bitiririz herhalde :)

Bebekler için örgüler

Yazan Bal küpü zaman: 12:03 4 yorum




Picasaweb sayfalarında görüp beğendiğim bazı modeller. Renk uyumları bir fikir olabilir diye düşündüm. Yapabilmem için önce öğrenmem lazım. Ah annecim yanımda olsaydı öğretirdi. Gerçi zamanında denemişti ama o zamanlar aklımız bir karış havada tabi. Bir de dersler filan derken. Şimdi okullar bitti. Çalışma hayatıda kısa sürdü. Yalnız olduğum için,çocuklarımı kendim yetiştirmeyi tercih edince çok sevdiğim öğretmenliğe de veda ettim. (kızım biraz daha büyüyünce dönmeyi istiyorum inşallah.)
Bu arada evde olunca farklı alanlara merak sarabiliyor insan.Örgüler de hoşuma gidiyor ama ne bileyim her şeyin ilmi ayrı öğrenmek lazımmış galiba.

12 Ocak 2009 Pazartesi

Hafta sonu

Yazan Bal küpü zaman: 00:29 8 yorum
Hafta sonlarımız genelde yoğun geçiyor. Oğlum da evde olunca hareketlilik fazla oluyor tabi. Bir bakıyorsunuz can ciğer kuzu sarması vaziyetindeler, 5 dakika sonra ise birbirlerine girmişler. Arada ödev yapma çabalarımız da cabası. Bu hafta sonu oğlum, ödevleri ve proje ödevi (!!! daha 6 yaşındayız ama başladık işte) dışında arkadaşlarına bir de kitap ayıracı yaptı. Sözüm ona en çok bu ayıraçları yapmayı sevmiş. Belki tek tek arkadaşlarının isimlerini yazdık ondan, belki de onlara hediye edeceği içindir, çok severek yaptı. Ödevi de sayılar hakkında bir afiş hazırlamaktı. Onu da hazırladı ve okuluna götürdü. Bakalım öğretmeni beğenecek mi?

11 Ocak 2009 Pazar

Çocuklara kitap standları

Yazan Bal küpü zaman: 23:04 6 yorum


Evimde yerim olsaydı böyle bir şey yaptırmayı düşünürdüm. Nede olsa çocuklar büyüdükçe kitapları da artacak. Kitapları ne kadar çok ellerinin ve gözlerinin önünde olursa o kadar çok okurlar sanırım.

Sliding Doors

Yazan Bal küpü zaman: 00:12 0 yorum

Bir ingiliz filmi. Konusunda kader ve seçimlerimiz var. Hoşuma gitti. Bir kadının anlık bir olay ve tercihleriyle olağan dışı bir şekilde değişen hayatını anlatıyor. Aynı kadının paralel 2 hayatı ve sonuçlarını ilginç bir şekilde izliyorsunuz. Aslında hepimiz bazen kaçırdığımız ya da geç kaldığımız şeyler için üzülür ve keşke deriz. Bu film başımıza gelen her olayın bir anlamı olduğunu göstermesi açısından güzel bir film gerçekten.

10 Ocak 2009 Cumartesi

Bursa Lokumu

Yazan Bal küpü zaman: 10:51 12 yorum
Bursa'nın lezzetlerinden biridir cevizli lokum. Lokum denince insanların aklına genelde Türk lokumu gelse de, Bursa'da lokum denildiğinde herkes cevizli lokumu anlar. Kına gecelerinin, çerezle beraber değişmez ikramıdır. Kınalardan çıkarken kapıda aileden birisi, güzel ambalajlanmış lokumları herkese dağıtır. Genelde fırınlarda da satılır. Kayınvalidemin de bayramlarda baklava yanına yaptığı tatlı yemekten bayılanlar için bir alternatiftir.

Tatlı yada tuzlu yapılabilir. İstanbul da yok. O yüzden arada bir, özledikçe misafirlerime ve bize yapıyorum. Aslında mayalı hamurla yapılır. Ben fırından aldığım ekmek hamuruyla yapıyorum. Zaman kazandırıyor.

Bu sabah 2 tane ekmek hamuru aldık. Hamuru biraz kabarması için ılık bir yerde beze sarıp beklettim. Hamur kabarınca, sıvıyağla uzun bir dikdörtgen şeklinde büyüttüm. İçine dövülmüş ceviz, yenibahar ve az şeker ekledim. (tatlı olmasını isterseniz şekeri fazla koyarsınız) Daha sonra rulo yapıp, 3 parmak genişliğinde kestim. Üzerine fırçayla sıvıyağ sürüp 200 c fırınladım. Hemen hazır oluyor.

Sadece zeytin ezmesi sürerek de yapılabilir. Zeytin yemeyen çocuklar genelde böylesini anlamadan yiyorlar.

8 Ocak 2009 Perşembe

Aşure üzerine...

Yazan Bal küpü zaman: 22:12 5 yorum
Çocukluğumun tatlı hatıralarından biridir aşure ayı. Aslında her zaman yapılabilir bir şey olmasına ve çok sevmemize rağmen illa ki yılda bir kez yapılır, merakla pişen tencerenin önünde beklenirdi. Mis gibi tarçın ve karanfil kokuları burnumuzda tüterken, annem duasını etmeden tattırmazdı. Bundan olsa gerek, hemen sıcak sıcak yenirdi. O yüzden hala sıcak severim.
Daha sonra en zor aşamaya geçilir. Elimde bir tepsi, sıra sıra kaseler, dökmemeye çalışarak mahalleye dağıtırdım. Tabi ki bir aile apartmanında büyüdüğümden, yengeler, babanneler hep sırayla aynı seramoni tekrarlanır, böylece bir sürü değişik aşure yerdik.
Aşureyi evlendiğimden beri 3. yada 4. kez yapıyorum. Bu en son yaptığım. Fena değil, annemin ki gibi olmasa da azimle denemeye devam ediyorum. Yalnız anladım ki aşure kalabalıkla ve paylaşırsan güzel oluyor...

Aşurenin içeriği hep dikkatimi çekmişti. Asla birarada düşünemeyeceğin şeyler karışıyor ve çok lezzetli bir tatlı karşımıza çıkıyor. Yani ne bileyim nohutun, kurufasülyenin tatlı olarak kullanıldığı yer var mı? Bir kere rahmetli babannem tuzlusunu yapmıştı da hiç beğenmemiştim.

Ve daha sonra Elif Şafak'ı okudum. Onun; farklılıkların nasıl birarada güzel olduğu hakkındaki benzetmesine hayran oldum. Aşureyi Anadolu'ya benzetiyordu. Anadolu gibi binbir çeşit lezzet birarada... O zamandan beri her Aşure yediğimde Anadolu'muzun o güzelliği de aklıma geliyor. Farklılıklarımızın bizi zenginleştirmesi ve birarada tutması dileklerimle...

7 Ocak 2009 Çarşamba

Derli toplu

Yazan Bal küpü zaman: 21:25 3 yorum

Şimdiki çocuklar çok şanslı. Birbirinden güzel, renkli ve bol resimli bir sürü çocuk kitapları var. Ben küçükken hatırlıyorum, bu kadar çocuk kitabı yoktu. Yalnızca İngilizce kitaplar çok renkli ve resimli olurdu. Çocukların kitaplara alışma süresinde görsellik önemli olsa gerek. Biz bile bayılıyoruz kitaplarına. Özellikle Meraklı Minik dergisine aboneyiz, her ay devamlı babasına soruyor "dergim geldi mi?" diye.

Gelelim bizim klasörlere, oğluma aldığımız kitaplar ve dergiler çekmeceye sığmamaya başlamıştı. Aynı zamanda her akşam bakacağı kitabı ararken hepsini dağıtıyordu. Bu klasörleri aldığımızda düz beyaz renkti. Üzerini çıkartmalarla süsleyip sınıfladık. Artık rahatça istediği kitabı bulup inceliyor, sonra yerine kaldırıyor. Eh biraz da olsa dağınıklıktan kurtuluyoruz. Artık 2 çocukla ne kadar kurtulabiliyorsak :)

Yıldız kurabiyeler

Yazan Bal küpü zaman: 09:06 6 yorum

Bu tarif Oktay Usta'nın marmelatlı kurabiye tarifi. Yalnız bir metamorfoz geçirdi ve bu hale geldi. Evde marmelat yoktu çünkü. Tarifi şöyle
2 yumurta
250 g margarin (zeytinyağlısından kullandım bilmiyorum gerçekten zararsız mı)
1 su bardağı dövülmüş fındık yada ceviz
1 su bardağı şeker
kabartma tozu, vanilya
aldığı kadar un
birde ben portakal kabuğu rendeledim.
Açtığım hamuru bardakla kestim. Yuvarlakların bir kısmının yıldız kalıpla ortalarını çıkardım. Daha sonra hamurları üst üste aralarına yumurta akı sürerek yapıştırdım ve pişirdim. Çıkınca üzerine pudra şekeri serptim ve boşluklara çikolatayı benmari usulü eritip sürdüm.

6 Ocak 2009 Salı

Çocuklar Ekran Başına

Yazan Bal küpü zaman: 13:10 2 yorum
Bilgisayar çağına hoşgeldiniz. Evet artık çocuklarımız bilgisayarla çok erken tanışıyorlar. Çok da ilgilerini çekiyor. Peki çocuklara neyi ne kadar izletmeliyiz?
Bazılarımız hiç izletmez ve elletmezken, bazılarımız da çocuğunu ekran karşısından alamadığından şikayetçi. Gerçekten zor bir konu. Ölçülü olduktan sonra her ikisinin de faydalı olduğuna inananlardanım.

Sonuçta görsel ve işitsel olarak katkıları çok. Tabii ki ne kadar ve neyle meşgul oldukları da önemli. Özellikle bizimkiler büyüdüklerinde bu konuyla daha çok uğraşacağız gibi görünüyor.
Yalnız internette benim kullandığım bazı siteler var sizlerle paylaşmak istedim. Önerilerinizle daha çok zenginleşeceğini düşünüyorum. Günde yarım saati geçmeyecek şekilde oğlumla bilgisayarda genelde bu siteleri izliyoruz, ya da oynuyoruz.
Çok güzel masallar ve oyunlar var.
http://www.umutcocuk.com/
Burada özellikle kızımın hastası olduğu kayu (Caillou) çizgi filmini izliyoruz
http://www.logomotif.com.tr/okuloncesi/
Renkler, sayılar vs güzel oyunlar var.
Bu yabancı sitede kayu çizgi filminin oyunları da var.
Burada da sesli masallar var. Oğlum çizgi film diye tutturduğunda yaklaşık (3 yaş civarı) bu masallarla onu teskin ederdim. Kendimiz okusak bile böylesini de çok seviyorlar...
http://www.muziklialfabe.com/ burada da boyamalar, oyunlar var

israil'i boykot hakkında

Yazan Bal küpü zaman: 06:27 2 yorum

Bazı blog arkadaşlarımda okuduğum markaların bazılarını bir süredir bilinçli olarak kullanmıyorum. Fakat yeni duyduğum markalar da var. Galiba en güzeli her alanda yerli markaları kullanmak. Bundan sonra daha dikkat edeceğim. Aslında artık birbirimizle uğraşmayı bırakıp, kendi markalarımızı öne çıkarmalıyız.

Kaç yüz yıllık milletiz, dünyaya mal olmuş adamakıllı bir markamız yok. Elektronik, otomotiv, ağır sanayi (uçaklar vs..) daha da kötü. Tamamen dışarıya bağımlıyız. Oysa pek çok gencimiz yurtdışında başarılara imza atıyor. Devletin yapması gereken bir sürü şey var; biliyoruz. Ama benim çok sevdiğim bir söz vardır 'SÜT NEYSE KAYMAĞI DA ODUR.' Yani bir ülkenin insanları ne kadar kaliteliyse, idarecileri de o kadar kalitelidir. Öyleyse birey olarak bize düşen görev dürüstlükten kopmamak. Devletin malına beleş gözüyle bakan zihniyetler aramızda erimedikçe; rüşvet, yolsuzluk, haram yemek son bulmadıkça işe yarar işler yapabilmemiz zor görünüyor. O zaman da böylesi zalim güçlerin karşısına set olabilecek bir devlet olamıyoruz. Maalesef kınamakla yetiniyoruz. Hiç bir yaptırım gücümüz yok. Neyse umarım gelecek yüzyıllar bizim lehimize olur. Milletçe hazırcılıktan kurtulup, üzerimizde oynanan oyunlara kanmadan, barış dolu bir dünya için tembellik yapmadan çalışmalıyız bence...

5 Ocak 2009 Pazartesi

Kaliteli zaman

Yazan Bal küpü zaman: 09:00 5 yorum

Teknoloji hızla ilerliyor ama insanların vakti artacağına gittikçe daralıyor. Böyle bir çelişki içinde biz anne ve babaların da çocuklarına ayırabildiği vakit azalıyor. Bazen kendimi kötü hissediyorum. Çamaşırlar yıkanacak, tabii ki ütülenecek, yemek pişirilmeli, doktor randevuları, okulda toplantı var, misafir gelecek, baba zaten yorgun, anne çalışıyorsa iki katı yorgun... Bu koşuşturmaca içinde çocuklar gereken ilgiyi ne kadar görüyor? Bu yüzyılın çocuklardan beklentileri de çok. Daha fazla rekabet, daha çok çalışmalılar, matematiği kavramalı,tarihten anlamalı, bilgisayar zaten zorunlu, sosyal olmalı vs.. Uzayıp giden bir liste. Onları bu yüzyıla hazırlamak için, daha çok küçükler biliyorum ama, ülkelerine faydalı ve sağlıklı birey olmaları için eminim her annenin yaptığı gibi küçük oyunlar ve faaliyetlerle ben de onlarla kaliteli zaman geçirmeye çalışıyorum. Hatıra olarak kalması için de sayfalarımda onlara da yer vermeye karar vermiştim zaten.

Geçen akşam bu sebeple, birlikte balık tutmaca yaptık. Nasıl mı? Oğlum fon kartonuna çizdiğim balıkları kesti. Sonra üstlerine birer ataç iliştirdik. En son bir çubuğa (biz tahta kaşıkları kullandık) ip bağladık ve ipin ucuna da mıknatıs bağladık. İki kardeş balık tutmaca yarışı yaparken biz de onları kameraya çektik.

4 Ocak 2009 Pazar

Yapılmışı var

Yazan Bal küpü zaman: 00:34 2 yorum

Şu benim şarj kutusunun hazırı varmış meğer. Neyse benimki de iş görüyor canım. Biraz daha renkli olsa bayanlara daha çok hitap ederdi diye düşünüyorum :)

3 Ocak 2009 Cumartesi

Aplike yatak örtüm

Yazan Bal küpü zaman: 01:06 8 yorum
Bu yatak örtüsü anneciğimin marifeti. Ellerine sağlık annecim. Çok severek kullanıyorum. Allah sana sağlıklı ve uzuuun bir ömür versin inşallah. Ayrıyız ama iyi olmanız bile beni teselli ediyor.



Perdesini de annecim elleriyle dikti. Aynı figürleri perdeye de aplike ettik.
Kızım olduktan sonra, oğlumun bebeklik odasını ona verdik. İyi ki mavili bir takım almamışım. Kız çocuğuna da uyan bir oda oldu. Oğlum ise hızla büyüyeceği için bu sefer biraz daha genç odası tarzında olsun istedik. Mobilya ve kumaşları IKEA'dan aldık. Kendimizin monte etmesi biraz sıkıntılı idi. Eşim bayağı yoruldu. Ama mobilyaları parça parça aldık. Önce yatağını aldık. 1-2 ay sonra dolap, daha sonra masa ve raflar. Bu alım gücü için kolaylık oldu.
Anneciğime yardımları için teşekkür ediyorum.

2 Ocak 2009 Cuma

Sevgili VİRGO tarafından mimlenmişim

Yazan Bal küpü zaman: 12:30 3 yorum
Sorular da bayağı özenle hazırlanmış. Blogum daha çok yeni bu da benim ilk mimim. Cevaplarıma ben de şaşırdım desem yalan olmaz. Tek kelimeyle anlatma işi de zormuş hani...

1. En sevdiğiniz kelime nedir?
Anne.

2. En nefret ettiğiniz kelime nedir?
Yapamazsın.

3. Sizi ne heyecanlandırır?
Şu an için BLOGUM çok yeni çünkü.

4. Heyecanınızı ne öldürür?
Paylaşılmaması.

5. En sevdiğiniz ses nedir?
Sabahları öten kuş sesleri.

6. Nefret ettiğiniz ses nedir?
Durmadan damlayan su sesi.

7. Hangi mesleği yapmak istemezsiniz?
Kesinlikle doktor olamazdım çok mesuliyeti var.

8. Hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterdiniz?
(Bu Annekaz'la aynı ) Güzel bir sesim olmasını çok isterdim.

9. Kendiniz olmasaydınız kim olurdunuz?
Herkesin iyi ve kötü yanları var, hiç bir şey dışarıdan göründüğü gibi değil. O yüzden kendimi değil ama kendim olmayı seviyorum..

10. Nerede yaşamak isterdiniz?
Bahçeli evlerin olduğu bir site de ve tüm sevdiklerimle. Ortamı güzelleştiren insanlardır çünkü...

11. En önemli kusurunuz?
Programlı yaşayamamak.

12. Size en fazla keyif veren kötü huyunuz?
Alışverişi sevmek. (bastırmaya çalışıyorum işte)

13. Kahramanınız kim?
Beyaz atlı prensim. O olmasa napardım ben?

14. En çok kullandığınız küfür nedir?
Kızınca şaşkın derim hep çok nadiren de salak.

15. Şu andaki ruh haliniz?
Sakin.

16. Hayat felsefenizi hangi slogan özetler?
Ne ekersen onu biçersin.

17. Mutluluk rüyanız nedir?
Sıra sıra kavak ağaçlarının arasında üzerimde beyaz bir elbise, eşim ve çocuklarımla elele koşuyoruz.
18. Sizce mutsuzluğun tanımı nedir?
Halinden hep şikayetci olmak.

19. Nasıl ölmek istersiniz?
Evimde, yatağımda ,yaşlanmış ve yanımda çocuklarım ve eşimle, acı çekmeden kimseye yük olmadan, bir nefesle ve sakince.

20. Öldüğünüzde cennete giderseniz Tanrının size ne söylemesini istersiniz?
Senden razıyım kulum.

Valla sorulardan sonra ben de kabul ederlerse Moonsun ve Eylülbahçesi ' ni mimiliyorum. Kolay gelsin..

1 Ocak 2009 Perşembe

Sebze bahçesi

Yazan Bal küpü zaman: 20:30 8 yorum
Çoculara sebze yedirmek zorsa bir de böyle deneyin. Aslında herşeyi yemeye alışmaları gerekiyor ama maalesef yemiyorlar. Ben de çocuklara bir de böylesini yiyin bakalım diyorum. O tariflerden birisi bu köfteler. 2 çeşit yaptım.
1. Patates ve havuçları haşlayıp rendeledim. Pırasaları boyuna 4' e bölüp çok küçük doğradım
karnabaharları rondodan geçirdim, ikisini az yağda kavurdum, patates ve havuçla karıştırıp içine 1 yumurta sarısı ve maydanoz ekledim. Bu harcın bir kısmından yuvarlak köfteler hazırladım ve önce yumurta akına sonra galete ununa bulayıp kızarttım.

2.Harcın yarısını da biraz kıymayla karıştırdım.Bu sefer galete ununu içine koydum ve öyle pişirdim.

Artık hangisini isterlerse onu yerler :)

 

BalKüpü Copyright © 2009 Baby Shop is Designed by Ipietoon Sponsored by Emocutez